8 Ocak 2010 Cuma

Nick Vujicic

haber - izlesene mutluyum yaşamayı seviyorum nick vujicic | izlesene.com

Bekir Coşkun ve Haluk Bilginer(ZAMAN)

Dün gece,Haluk Bilginer'in sahneye koyduğu;Şekspir Müzikali'ndeydim.Bir insan ömrünü yedi döneme ayrıştırarak,doğumdan ölüme;şekspir sözleriyle ne kadar da güzel anlatmış.Tolga Çebi'nin müzikleriyle,sahnede orkstranın güzel tınısı eşliğinde hayatınızın akışı gözünüzün önünde oynanıyor.Haluk Bilginer'e eşlik eden Tuğçe Karaoğlan,Evrim Alasya,Selen Öztürk,Zeynep Alkaya nın sesleri ve 'Soytarı' rolündeki başarıları sahneyi inanılmaz dolduruyor.Bu zamana kadar yapılan müzikallerden çok farklı olduğunu düşündüğüm bu oyunun, zamana gönderme yapan bölümlerinde,kimi zaman duygulanıyor,kimi zaman gülümsüyorsunuz.O oyundan çıkışta,insanın zamana nasıl yenik düştüğünü düşündüren yanını hazmetmeye çalışırken,bugün Bekir Coşkun'un bu yazısıyla iki günümü zamana ayırdım.Zamanın bana ayrıcalığı olmadığını sindire sindire hem de..
ZAMAN
'Zaman değişti' derdi babam...
Oysa ağarmış saçlarına,eğilmiş omuzlarına,derinleşmiş gözlerine bakardım da babam daha çok değişmişti zamandan.
Zaman yelkovanla -akrep arasında ya da takvim yapraklarında değildir..
Zaman iki nefes arasında,iki lokma arasında,iki uyanış arasında,iki gece,iki sabah arasında ,iki mevsim arasındadır.
Biri doğarken biri ölürken,iki ağlayış arasındadır zaman...
'Zaman ne kadar çabuk geçiyor' derdi babam...
Oysa geçen babamdı.
Günleri boş geçmişti,haftalar,aylar,mevsimler boş..
Bağlarındaki üzümden şarap basıp tadına bakmadan..
Aşkları doyasıya yaşayamadan..
İçinden geldiği gibi kahkahalar atmadan..
En sevdiği şeydi;Taşlarla küçük küçük havuzlar yapıp,çamurdan kanallarla su getirmek havuzlara,çocuklar gibi..O zamanlar henüz akarsuları kurumamıştı Tülmen'in..
Kısacası..
Birçok şeyi yaşayamadığını anlardım babamın;Eski şarkılar çalınca ağlamasından..
Ve ne babam zamanı doldurdu,ne de babamı bekledi zaman...
'Zamanı gelir' derdi babam..
Kimi zaman ben de boynumu büker'Zamanı gelir' derim...
Bu iki kelimelik sabır ve avunma sözcüğü demek ki miras kaldı bana babamdan.
Doğrusunu isterseniz çok şey de istemez bizim gibi insanlar;Hani sadece bomboş geçen bir yaşama yanmadan..
Karanlıklarda gizli gizli ağlamadan..
Diyelim ki dizlerimize vurmadan..
(..........)
Ne yapacaksınız...
Keşke o en son gün söylediğini en başta söyleseydi babam:
'O kötü bir yol arkadaşıdır..
Durup da kimseyi beklemez zaman...'
Bekir Coşkun

j'y suis jamais alle (Oraya hiç gitmedim)


İlk kez duyduğunuz bir müziğe yakın hissettiğiniz oldu mu kendinizi?Nerde nasıl yaşadığınızı bilmediğiniz bir hikayeye fon oluşturduğu duygusuna kapıldınız mı?Çok uzun zaman önce,bir reklam cıngılı olarak duyduğum bu müzik beni derinden etkilemişti.Ne ismini,ne bestecisini biliyor ama nerede rastlasam kulak kesiliyor,kendimi geçmişimden bir yerlerde yaşıyor hissine kapılıyordum.Bu hatırlanan geçmiş, ezberi bozan,hafızama yabancı hatıraların içine alan görüntülerden oluşuyordu.Kıyafetler başka,mekan başka,kişiler başka ancak o yabancılığın içinde çok tanıdık yaşanmışlıklar saklı olarak.Mutluluk dolu mazinin hüzünlü dile gelişi gibiydi hissettiklerim.Her dinleyişimde gözlerim dolacak kadar,kendimi kaptırıyordum müziğin tınısına.Mehmet’imin beni ziyarete geldiği bir gün ona bu müzikten bahsettim.Bulabileceğini söyledi ve netten dinletmeye başladığında,her hangi sevdiğim bir müzik tadında değil,heyecanla ,sevinçle,ağlaya ağlaya dinledim.O yerdeydim yine.
Adı yaşadığım duygular kadar enteresan bir seslenişin manasını taşıyordu.
‘ORAYA HİÇ GİTMEDİM’
Yann Tiersen’in,henüz izleyemediğim ’Amelie’Filminden, ’j’y suis jamais alle’.