12 Ocak 2010 Salı

Dört Anlaşma (Toltek bilgelik kitabı)



Bazı kitaplar vardır.Okursunuz bir süre sonra elinize aldığınızda tekrar keyifle okuyabileceğiniz şeyler bulursunuz.Don Miguel Ruiz in ‘Dört Anlaşma’ benim için, böyle ara ara buluştuğum bir kitap.Toltekler olarak bilinen Meksika Kızılderililerinin benimsediği öğretilerden oluşan bir kişisel gelişim kitabı bahsettiğim.Toltekler;M.S 10.yy da orta Meksika bölgesinde kurdukları devleti oturttukları adalet ve hoşgörü kavramları sayesinde parlak bir medeniyete sahip olmuşlardır.
Hiçbir şeyi kişisel algılamayın!
Bundan sonraki üç anlaşma aslında ilk anlaşmadan doğar.İkinci anlaşma,hiçbir şeyi kişisel algılamamaktır.
Etrafınızda olan biten,hiçbir şeyi kişisel algılamayın.Daha önce verdiğimiz bir örneği kullanalım.Sizi caddede gördüğümde ,sizi tanımadığım halde,’Hey,sen bir aptalsın’dersem bu sizinle değil,benimle ilgilidir.Eğer bunu kişisel algılarsanız,aptal olduğunuza bile inanabilirsiniz.Belki de şöyle düşünürsünüz:’O aptal olduğumu nasıl biliyor?İçimi mi görüyor
Yoksa ,herkes ne kadar aptal olduğumu görebiliyor mu?’
Kişisel algılamak ,ancak söylenen şeye katılmakla mümkündür.Söylenen şeyle anlaşma yaptığınız anda,zehir zihninize yayılır ve cehennem rüyasının tutsağı olursunuz.Sizin bu tuzağa düşmenizin nedeni ‘bireysel önemlilik ’denilen şeydir.
Bireysel önemlilik ye da kişisel algılamak ,bencilliğin en üst düzeydeki ifadesidir.Çünkü her şeyin ‘kendimizle ilgili’olduğunu varsayarız.Eğitim sürecimiz içinde,ehlileştirme sürecimiz içinde her şeyi kişisel algılamayı da öğreniriz.Her şeyin merkezinde kendimizin olduğunu düşünürüz.Ben,ben,ben,daima ben!
Diğer insanlar merkeze sizi koyan hiçbir şey yapamaz.Yaptıkları her şey kendileriyle ilgilidir.Herkes kendi rüyasını yaşar.Kendi zihinlerinde oluşturduğu rüyayı yaşar.Bu rüyalar bizim rüyamızdan tümüyle farklıdır.
Bir şeyi kişisel algıladığınızda ,onların bizim dünyamızın nasıl olduğunu bildiklerini varsayarız.Ve kendi dünyamızı onların dünyasına empoze etmeye çalışırız.
Durumun son derece kişiselleşmiş gibi göründüğü anlarda bile,başkaları size direkt hakaret ediyor olsa bile,yine de sizinle ilgisi yoktur.Söyledikleri ve yaptıkları şeyler,dile getirdikleri fikirler kendi zihinlerinde yaptıkları anlaşmalar doğrultusundadır.Kişilerin bakış açıları ,ehlileştirme sürecindeki programlamalarından oluşur.
Birisi size,’Hey sen çok çirkinsin’ dese bile bunu kişisel algılamayın.Çünkü gerçek şu ki bu kişi kendi duygu,düşünce ve inançlarını ifade ediyor.Bu kişinin size gönderdiği zehri kabul edip etmemek,kişisel algılamayla ilgilidir.Eğer zehri kabul ederseniz,onu size ait kılarsınız.Kişisel algılamak, sizi kara büyücüler için kolay bir av haline getirir.Kara büyücüler sizi küçücük bir fikirle kolaylıkla avlayabilirlerse,sizi istedikleri zehirle besleyebilirler.Sizde söylenenleri kişisel algıladığınız için zehri afiyetle yutarsınız.
Onların sizi besledikleri duygusal çöplük,artık sizin çöplüğünüz haline gelir.Oysa,hiçbir şeyi kişisel algılamadığınız sürece cehennemin ortasında bile zehirlere karşı bağışıklığa sahip olursunuz.Bu bağışıklık gücü size ikinci anlaşmanın armağınıdır.
Kişisel algıladığınızda söylenenlerden rahatsızlık duyarsınız ve kendi inançlarınızı savunarak tepki gösterirsiniz.Bu tepkiyle çelişkiler ve çatışmalar yaratırsınız.Küçücük şeyleri bile büyütür,pireyi deve yaparsınız.Çünkü haklı çıkmak ihtiyacını duyarsınız.Sizin haklı başkalarının haksız olmasını istersiniz.Haklı olmak için,kendi fikirlerinizi onlara dayatmak için büyük çaba gösterirsiniz.
Aynı şekilde,sizin hissettikleriniz ve yaptıklarınız da kendi bireysel rüyanızın,kendi anlaşmalarınızın bir yansımasıdır.Sizin söyledikleriniz,yaptıklarınız ve sizin fikirleriniz sizin anlaşmalarınız doğrultusundadır.Bu fikirlerin benimle bir ilgisi yoktur.
Sizin benimle ilgili düşündüklerinizin,benim için bir önemi yoktur.Sizin düşüncelerinizi ben kişisel algılamam.İnsanlar bana,’Miguel sen iyisin!’dediklerinde de kişisel algılamam,’Miguel sen en kötüsün!’dediklerinde de kişisel algılamam.Siz mutluyken bana ‘Miguel sen bir meleksin’diyeceğinizi bilirim.Ama bana kızgın olduğunuzda ‘Oh Miguel sen şeytanın tekisin!Çok kötüsün.Bu tür şeyleri nasıl söyleyebilirsin?’dersiniz.
Her iki halde de söyledikleriniz beni etkilemez.Çünkü ben ne olduğumu biliyorum.Kabul görmek onaylanmak gibi bir ihtiyacım yok.Birinin bana kim ve ne olduğumu söylemesine ihtiyaç duymuyorum.Hayır,hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum.Sizin bakış açınız sizin dünyanızı yansıtır.Siz kendinizle uğraşırsınız,benimle değil.İnanç sisteminiz doğrultusunda oluşturduğunuz fikirleriniz,daima kendinizle ilgili,benimle değil.
Bana;’Miguel söylediklerin beni incitiyor’da diyebilirsiniz.Ama sizi inciten benim söylediklerim değildir.Söylediklerim sizin yaralarınıza dokunduğu için incinirsiniz.Sizi inciten sizsiniz.Sizi incitmiş olduğumu da kişisel algılamam.Bu size inanmadığım ya da güvenmediğim için değil,sizin dünyayı farklı gözlerle,kendi gözlerinizle gördüğünüzü bildiğim içindir.Filmin tümünü zihninizde yaratan sizsiniz.Bu filmde yönetmende,yapımcı da başrol oyuncusu da sizsiniz.Diğer herkes yardımcı oyuncudur.Bu sizin filminiz.Filminizi yaşamla yaptığınız anlaşmalara uygun olarak yaratırsınız.Sizin bakış açınız sizin için kişiseldir.Sizin bakış açınız sizin gerçeğinizdir.Başka hiç kimsenin değil.Bu yüzden bana kızdığınızda,kendinizle uğraştığınızı bilirim.Ben size kızmanız için bir mazeret olurum.Kızarsınız çünkü korkuyorsunuz,çünkü korkularınızla uğraşıyorsunuz.Korkunuz yoksa bana kızmanızda mümkün değildir.Korkunuz yoksa benden nefret etmeniz de mümkün değildir.Korkunuz yoksa kıskanç ya da üzgün olmanızda mümkün değildir.
Korkusuz yaşadığınızda,sevgiyle yaşadığınızda bu tür duygulara yaşamınızda yer yoktur.
Bu tür duyguları hissetmediğinizde,doğal olarak kendinizi iyi hissedersiniz.Siz kendinizi iyi hissettiğinizde etrafınızda ki her şey de iyidir.Etrafınızda her şey iyi olduğunda,bu size mutluluk verir.Etrafınızda ki her şeyi seversiniz,çünkü kendinizi seviyorsunuz.Çünkü olduğunuz gibi olmaktan hoşnutsunuz.Çünkü kendinizle doyumlusunuz.Çünkü hayatınızdan memnunsunuz.Yarattığınız filmden memnunsunuz.Yaşamla yaptığınız anlaşmalardan memnunsunuz.Huzurlu ve mutlusunuz.Her şeyin harika,her şeyin güzel olduğu bir boyutta yaşarsınız.Bu boyutta algıladığınız her şeyle her an sevişirsiniz................