22 Ekim 2009 Perşembe

Terkediş..



''Hadi baba,geç kalıyoruz !''dedi boş salonda yankılanan güçlü ses.Orta yerde bantlanmış kolilerin arasında ,güçlükle duran ayaklarına direnerek ;''Siz inin aşagıya ben geliyorum!''diyebildi.Gürültüyle kapanan kapı sesinin ardından yavaşça yola bakan pencereye doğru yürüdü.Yer yer boyası çıkmış,beyaz yağlıboya pencerenin ardında görünen sokağa baktı.
Mehmet usta ,dükkanı açmış çaycıya bağırıyordu yine.Yanındaki fırından gelen hamur kokusunu içine çekti.Okula giden çocuklar ,peynirli poğaça için fırının önünde bekleşiyorlardı.Beklemekte haklılar diye düşündü.Bu fırının poğaçasına benzemezdi diğerleri.Geçen arabalar,dar sokakta ilerlemek için yavaşlar ,acelesi olanlar basardı klaksona sinirle.Hep kızardı bir zamanlar ,bu sokakta oturanlara saygıları yok bunların diye.Ama bu sefer kötü gelmedi klakson sesleri de.
Sendeledi bir an.Pencerenin pervazına dayadı ellerini.Bir kaç sene öncesine kadar, sabah ezanının ardından ,ağır aksak da olsa çıkıyordu dışarı.Tanıdık,dost yüzlere rast gelir, sohbet eder ,dönerdi eve.Ama artık ne ışığını azaltmış gözleri ,ne de yorgun bacakları izin veriyordu buna.Hayata açılan penceresiyle avunurdu.O pencerenin ardında zamanın telaşına tanık olur ,uzun gelen gündüz ve gecelerine hislenirdi..Hanımı söylenirdi durmadan.
''Ne bulur bakarsın bu pencereden saatlerce?,Anlamıyorum!'' diye.Ses vermezdi.Yorgun olan;Sadece kendisini taşımayan bedeni değil, ruhuydu aynı zamanda.Anlatmak istese de, anlatamazdı bu pencerenin ona arkadaşlığını.Azar azar alabildiği ,veresiye uykularının üzerine kokusu sinmiş tanığıydı çekyatı bile.Kendisine hiç sormadan eskiciye vermişleri onu da!.Hiç uyuyamazdı artık ,hiç alışamazdı yenisine biliyordu.Bedenini doğrultmaya çalıştı yavaşça.Bu kez pencereye sırtı dönük, toplanmış eşyalara baktı.Her biri; Paketlediği hüzünleri ,kahkahaları ,bir ömrü tükettiği anıları saklamıştı sanki.Bir an önce bu içini acıtan manzaradan kurtulmak için, dış kapıya doğru yürüdü.Tam kapı kolunu tutmuştu ki! Sol tarafta duvara yapıştırılmış eski aynada gördü yüzünü.Kır saçlarına ,solgun yüzüne ,kırışıklıklar içinde kaybolmuş yeşil gözlerine baktı.Bu yüzü kim görse ,acı ve mutsuzluğun resmine tanık olurdu.Parlaklığı bozulmuş ,sırları dökülmüş aynaya uygun bir resimdi yüzü.Ne işe yararsın diyen bir iç çekişle omuzlarını silkti.Dışarı çıktı.Son kez sokağına baktı.Kasabına ,manavına ,bakkalına.
Hanımdan gizli ,kaçamak yaptığı dost kahvesine .Yeni bir yere alışamayacak kadar eskiydi.Çok uzaktan gelen denizin serinliğini yüzünde hissetti,kokusunu içinde.Yolun kenarında boy vermiş ,çınar ağacının gölgesine sokuldu.Can bulmak için ,titreyen sol elini, kendisi gibi yaşlı ağacın gövdesine yasladı.Rahmetli babasının,yıllar önce hafızasına miras bıraktığı ama hiç bu kadar anlamlı duyumsamadığı,cümleler geldi aklına.
Gitmeler zordur alışılandan
Bağlanırsın istemesen bile ;
Kenarından,kıyısından.
Sancılı olur bırakmak ,geçmişini ,yokluğa akıtmak.
Gitmeler yoldur;Yıkılandan,savrulandan.
Mesafesi nefes keser ,bitmek bilmez .
Ancak anlarsın;Acının son bulduğu anı,
Ömrü tamamlanandan.

SEVİL