19 Kasım 2009 Perşembe

Bilmiyorum diyebilmek


Geçenlerde Ankara'da bir sokakta gençten bir adama yakınlardaki bir yerin adresini sordum.Dakikalarca düşündü,kem küm etti,bir o tarafı gösterdi bir bu tarafı.Sonunda sorduğum adresle ilgisi olmayan bir yönü gelişigüzel işaret ediverdi.Kafadan attığı o kadar barizdi ki ,dayanamadım soruverdim.
''Tarif ediyorsun ama aslında sorduğum yerin neresi olduğunu bilmiyorsun değil mi?''Önce boş boş baktı.Sonra yarı mahçup gülümsedi.Çocukça bir tebessümle durumu kabul etti.''Doğrudur abla.'' dedi.''Peki öyleyse niye öyle garip garip tarifler uydurmak yerine açıkça'Bilmiyorum' demiyorsun?'' diye sordum.Bu şeçenek hiç aklına gelmemiş gibi şaşkın baktı yüzüme.Söyleyecek laf kalmadı.Sustuk karşılıklı.
Sahi niye bir türlü bilmiyorum diyemiyoruz şu hayatta hemen hemen hiç bir konuda? En bilmediğimiz zamanlarda bile bilirmiş gibi yapmalarımız neden? Basit bir adres te sorsalar ,kapsamlı siyasi ya da felsefi analizler yapmamızı da isteseler verdiğimiz tepki aynı:Bilirmiş gibi yapmak.Gözümüzü yumup başlıyoruz konuşmaya.Kelimeler köşeli bir uçurtma gibi çıkıyor boğazımızdan.Kuyruğu uzun bir uçurtma ,git git bitmiyor.Her konuda habire bir şeyler söylüyor,tanımadığımız şahislar hakkında gayet iyi tanırmışız gibi ileri geri konuşuyoruz..Bazen konuşmakla kalmayıp yazıyoruz da.Bileden ama bildiğimizi zannederek.Bildiğimiz izlenimini vererek.
Bilgi çağında yaşıyoruz.Yarım yamalak bilgiler çağında.Kitap okumak veya derinlemesine sabırla araştırmak yerine ,internetten üstün körü bir şeyler öğreniveriyoruz.Yetiyor.Televizyon kanallarında her akşam habire tartışma üstüne tartışma izliyoruz.Sanki her konuda zıt fikirlerde olmak ve çatır çatır tartışmak durumundayız.Bu ''Mevzilenme'' arayışı beraberinde'Düşünsel sabitlenmeyi' getiriyor.Kendimizi hep bir öteki üzerinden tanımladığımız için,adeta çivi çakıyoruz bulunduğumuz yere.İşte o zaman 'Sabit fikir sahibi'olmaya doğru yol alıyoruz,pupa yelken.Şu basit hakikatı bile söyleyemiyoruz kendimize:''Bugün şu anda filanca konuda böyle düşünüyorum.Ama yarın fikirlerim değişebilri.Ben değişebilirim.Başka bir açıdan bakabilirim.Bir ihtimaldir.İhtimal güzel şeydir,Belki değişirim.''
Cahilin cehaleti kötüdür.Hamdır,Koftur.İçi boştur.Ama daha kötüsü 'bilen'in gafletidir aslında.Bilgiyle gelen cesaret ve cehalet karışımıdır.Bazen bilgi sadece bir perdedir.İner gözümüzün üstüne ,kapatır gönlümüzü.Çok bilenin çok daha iyi anladığını sanmak hata olur.
''Bildiklerini unut,'' diyor Dost.''Gel al eline bir silgi ,şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla.Zihnimin tahtasında kargacık burgacık harfler,ne çok kelimeler var.Alıyorum kumaş silgiyi .Tahtayı siliyorum boydan boya.Bir temizlik ,bir hafiflik,bir ferahlık hali ki değmeyin gitsin.
''Zanlarını,yargılarını,ön yargılarını ve dahi tüm genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et.Gıybet etme sakın.Bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.Kimsenin aleyhine konuşma,uzaktan atıp tutma ,insanları kem dille yargılama,bil ki yanılırsın.Birini ne kadar çok aşağılar yahut dışlarsan ,onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.Kainatın matematiğidir.Bir koyar bir alır insan .Bilmeden kendi hesabını dürer.
Dinliyorum sessizce.''Hiçbir konuda yüzde yüz emin olma,''diyor Dost.''Kendini ayrıcalıklı sayma.Konumuna ya da mevkine,ismine veya şöhretine güvenme.Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.Nazlı nazlı yükselir köpük,derken pat diye sönüverir.Her zaman başkalarından öğrenmeye açık ol.En iyi bildiğin konularda bile köşeli düşünme,büyük konuşma.
Cümlelerinin sonuna nokta değil,ünlem değil,virgül yahut üç nokta koy.Açık bir kapı bırak daima.Ne kadar bilsen de hiç bir zaman yeterince bilemeyeceğini unutma.Tevazudan şaşma.Ancak o zaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden.''Bu yüzden Tebrizli Şems nam bir güzel insanın tutup da Hz Mevlana nın tüm kitaplarını tek tek suya atması .Bu yüzden kendinden ''Ümmi '' diye bahsetmesi Yunus Emre nin.Bu yüzden tasavvuf tarihi boyunca pek çok hakikat ehlinin ''Cahilim,bilgisizim,ben bilemem ''demesi.Yoksa hakikaten okur yazar olmadıklarından değil.Dünde zordu ama içinde yaşadığımız 'enformasyon çağı'nda artık daha da zor ''Bilmiyorum''kelimesini telaffuz edebilmek.Halbuki bir söyleyebilsek şunu hafifleyeceğiz.Berraklaşacağız.Duru ve yalın.Bir kelimenin idrakı değiştirecek bakışımızı duruşumuzu .Güzel şey ''Bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum....''diyebilmek.
Elif Şafak
(8 kasım 2009 Pazar Haber türk gazetesi)